Bir önceki yazımı aslında birkaç hafta önce yazıp bir türlü üzerinden geçme fırsatı bulamamıştım. bu nedenle yayınlanması sürdü biraz.
Bu aralar biraz hareketli yaşıyoruz. Ya biz toparlanıp bir yerlere gidiyoruz, malum çalışmıyorum... Annaneye, babanneye vs. ya da birileri geliyor, amca, hala tabi aileleriyle birlikte... Hal böyle olunca çocuklar mutlu... Biz mutlu... Ama bu hareketin içerisinde, iki çocukla çamaşır yıka-katla-yerleştir, bulaşık yıka-yerleştir, yemek yap derken hızımızı alamıyoruz. Neyse ki makineler var da işimizi kolaylaştırıyorlar...
Yemek yapma konusunda da oldukça hızlandığımı söyleyebilirim. Eskiden anneme ve kayınvalideme bakıp ne pratik olduklarını düşünürdüm. Demek ki hızlanmak için ikinci bir çocuk lazımmış. Gerçi hala onların hızına ve pratikliğine erişmem mümkün değil ama... Artık olabildiğince pratik yemeklerle günü kurtarıyoruz işte...
Yine de bazen daralıyorum bizim ufaklığa ne yapsam diye düşünürken. E, abla da seçici. Ona ayrı, öbürüne ayrı... Derken birkaç pratik tarif geldi aklıma...
Kızıma tavuğu, balığı, köfteyi küçük parçalar halinde dondurucuya koyar, sonra gerektikçe bir cezve içinde haşlayıp içine bir minik domates, biraz da irmik ilave ederek çorba yapardım. Severdi.
Malum bizim ufaklık da püre sevmiyor ve rendelenmiş meyve sebze istemiyor.
Yemeklerine domates eklediğimde şimdilik rendelemiyorum, dokunabilir diye. Büyük parçalar halinde ekliyorum yemeklerine, yiyeceği zaman da içinden alıyorum.
Aslında mercimek çorbası, yoğurt çorbası, vb yemekler yapınca salça ve baharat eklemeden ufaklığa ayırıyorum. Ayrıca pişirmiyorum.
Bunun dışında beyefendiye bu aralar özel olarak yaptığım yemeklerden bazıları şöyle:
Elma-ayva hoşafı: