31 Aralık 2013 Salı

Mutlu yıllar...


Kızımın, okulda yeni yıl kutlaması için hazırladığı kardan adamla "MUTLU YILLAR" dileriz...

28 Aralık 2013 Cumartesi

Havuçlu mor fasülye


Zeytinyağlı mor fasülye

Yazın sonunda yapıp resimlediğim ama tarifi bir türlü yazamadığım tariflerden biri daha. Annem yaz mevsiminde çoğu sebze yemeğini hiç su ilave etmeden bol domatesli pişirir ve çok lezzetli olur yemekleri özellikle de taze fasülyesi.
Malzemeler:

Zeytinyağlı mor fasülye

  • Yarım kg mor fasülye
  • 1 orta boy soğan
  • Zeytinyağı
  • Tuz
  • Arzuya göre 1 fiske şeker
  • 1 havuç
  • 3-4 orta boy (sulu) domates
Yapılışı:

23 Aralık 2013 Pazartesi

Oje ile Kendin yap (DIY) projeleri


Daha önce bahsetmiştim bu aralar DIY (kendin yap) olayı ile ilgilendiğimden.
Stylist.com'da ojenin sıradışı kullanımları ile ilgili bir yazıya rastladım ve benim ilgimi çekti. Paylaşmak istedim. Yazının İngilizce orijinali  BURADA. Ben özetini vermek istedim:
  1. Islanmasını istemediğiniz etiketlerinizi şeffaf renkli ojelerinizle kaplayabilirsiniz.
  2. Yapışkanı olmayan veya yapışmayan zarflarınızı oje ile yapıştırabilirsiniz.
  3. İğne deliğinden geçiremediğiniz bir ipin ucunu oje ile sertleştirerek ipi iğne deliğinden daha kolay geçirebilirsiniz.
  4. Leke yapan bijuterilerinizin iç kısmını oje ile kaplayabilirsiniz. Örneğin elinizde iz bırakan bir yüzün iç kısmını.
  5. Dantellerin son kısmını yakarak veya oje ile sabitleyebilirsiniz ve iplerin (ayakkabı bağcığı gibi)  açılmasını önlemek amacıyla kullanabilirsiniz.
  6. Gevşemiş vidaları sıkılaştırmak için kullanabilirsiniz.
  7. Anahtar gibi birbirinden ayırmak istediğiniz nesneleri farklı renkte ojelerle boyayarak kolaylıkla birbirinde ayırabilirsiniz. (Biz kızımla denedik işe yarıyor, hem bizim için etkinlik oldu.)
  8. Bir kabın içindeki maddelerin miktarını belirlemek için oje ile işaretleme yapabilirsiniz. Örneğin bir çizgi sabun, ikinci çizgi su miktarını belirlemek için kullanılabilir.
  9. Her Türk kadınının bildiği madde: Çorabınızdaki deliğin büyümemesi için oje kullanabilirsiniz.
  10. Kibritleri, yağmurdan ıslanmaması için oje ile kaplayabilirsiniz. Tabi, yağmurda piknik yapma planınız varsa!
  11. Mobilyalarınızdaki giysilerinize zarar veren pürüzleri birkaç kat oje yardımıyla pürüzsüz hale getirebilirsiniz.
  12. Ojenize ışıltı ekleyebilirsiniz. Son kat ojenize biraz sim ilave ederek farklı bir tarz sergileyebilirsiniz.
  13. Topuklu ayakkabılarınızın alt kısmını oje ile boyayarak hem Christian Louboutin gibi bir tarz sahibi olabilir hem de yeni bir görünüme kavuşmalarını sağlayabilirsiniz.
    
    http://www.stylelist.com/view/15-unusual-uses-nail-polish/#!fullscreen&slide=25810
    Ayakkabı yenileme: Stylist.com
  14. Botlarınızın derisindeki sıyrılmaları veya soyulmaları kahverengi, siyah ve hatta kırmızı oje ile boyayarak kapatabilirsiniz.
  15. Banyo musluğunda istediğiniz sıcaklığı belirtmek için kullanabilirsiniz.
Bunlar dışında benim eklemek istediğim birkaç madde:
  1. Bijuteri küpeler, benim gibi kulağınıza alerji yapıyorsa, cildinize temas eden kısımları şeffaf tırnak cilası ile kaplayabilirsiniz. Ben denedim işe yarıyor.
  2. Bazı giysiler yeni alındığında, düğmeleri gevşek dikilmiş olabiliyor. Bunları sabitlemek için şeffaf tırnak cilası kullanılabilir.
  3. Farklı sitelerde ayakkabı, gözlük, küpe, kolye, toka, cam eşya vb. yenilemede ve süslemede kullanıldığını gördüm. Örneğin BURADA ve BURADA.
  4. Bir de en kısa zamanda denemek istediğim bir DIY projesi var: Carrie çantası (The Carrie Purse, clutch, portföy ne derseniz.) Tarama yapınca birkaç farklı adreste çıkıyor. Örneğin ŞURADA fotoğraflarla aşama aşama göstermiş. Ben BU ADRESTEKİNİ daha çok beğendim. İşin özü istediğiniz renkte ojeleri alarak proje kapsamında yenilemek istediğiniz bir çantanın üzerine gelişigüzel serpiyorsunuz.
http://www.thestylemogul.com/2013/01/diy-the-carrie-bag/
DIY Carrie çantası: The Style Mogul

21 Aralık 2013 Cumartesi

Ana sınıfı-kreş paylaşım günü fikirleri

Paylaşım günümüzde ne yapacağımız hakkında epey düşündük. Biz kızımla arkadaşlarına kurabiye yapmaya karar verdik. Daha sonra kurabiyeleri karton bardakları BURADAKİ gibi keserek katladık.

http://zakkalife.blogspot.com/2010/01/craft-project-paper-cup-gift-boxes.htmlHer birinin içine kızımla üç tane kurabiye koyduk ve üzerlerini yıldız ve gülenyüz resimleriyle süsledik. Bu aşamada yıldızları ve gülenyüzleri kızım kesti. Ayrıca herkesin ismini bardakların üzerine yapıştırdık.

Paylaşım günümüz olduğu hafta, bizim ufaklıkla dışarı çıkamadığımız için yanında kalem veya kitap gibi ufak birer hediye de vermek istemiştik ama şimdilik ertelemek zorunda kaldık.

Arkadaşlarımızdan gelen hediyeler ise şu şekilde:
  • Plastik palyaço şapkası
  • Yap-boz ve çikolata
  • Çok renkli tükenmez kalem
  • Boyama kitabı ve süslü kurşun kalem (kızlara tüylü, erkeklere örümcek adamlı imiş)
  • Mini hikaye kitabı
  • Çorap
  • Plastik bir oyuncak
  • Küçük Pocoyo'lu kupa
  • Hulahop
  • Blok flüt
Güncelleme: Tatil dönüşü kızımın arkadaşlarına, kalem şeklindeki silgilerden aldık.

11 Aralık 2013 Çarşamba

Polonya keki yapmanın püf noktaları

Polonya keki
Geçenlerde ismi ilgimi çektiği için internette taratıp birkaç farklı tarif içinden ilk denemede az miktarda yapmak  için az yumurtalı olması hasebiyle Canan'la denenmiş tarifler blogundaki tarifi denedim.
Yalnız bu tarifte "yumurta aklarını bir çimdik tuzla köpürene kadar çırpmak" aşamasında başarıya ulaşamadım. Ne kadar çırptıysam da yumurta aklarım köpürmedi. Ve benim Polonya kekim resimlerdeki gibi görünmedi.
Yine de tarif bizim ahaliden geçer not aldı.
Blogda pasta tadında demişler ama bizimki daha çok meyvesiz tartla kurabiye arası bir şeyler oldu.

Tarif bu haliyle bile beğenilince sadece yumurta miktarı bir tane daha fazla olan Sarı mutfak'ın tarifini denemeye karar verdim.
Bu kez yumurta aklarını köpürtme aşamasında tuz kullanmadım ve daha önce okuduğum cam bir kapta çırpmayı denedim. Ta taaa! Oldu. Çok güzel köpüren yumurta aklarım vardı. Hatta fırına girince iyice kabardı kek. Sonuçta resimlerdeki gibi bir Polonya kekimiz oldu. Ancak bu kez de yalnızca yumurta miktarını arttırdığımdan belki de yumurta kokusu vardı kekimizde.
Seçici olan kızım her iki tarifi de beğendi. Ama genel kanı ilk tarifin daha iyi olduğu yönünde idi. Bir sonraki denemede aşağıdaki notlar uygulanarak bilgilendirme yapılacaktır. Denemeye değer farklı bir tarif.

Kendime notlar:

Polonya keki
  1. İlkinde hamuru rendelemeyi denedim. Ama gerek kalmadı buzdolabından çıkınca elle dağılabilen kıvamda bir hamur oluyor.
  2. Yumurta akları tuzsuz çırpılıp köpürtülecek tuz iyice köpürdükten sonra eklenecek.
  3. Yumurta aklarına nişasta eklendikten sonra yumurta kokusunu alması için limon kabuğu, vanilya eklenebilir. Limon suyu denemedim ama 2-3 damla limon suyu da eklenebilir.
  4. Kakaolu hamurun içine damla çikolata ilave edilebilir. İkinci denemede kullanacaktım ama unutmuşum.
  5. Reçel kullanılacaksa tanelerinin kullanılmaması daha iyi olabilir. Bizimkiler kek, kurabiye içinde bu tür malzemeleri sevmiyorlar. Sizin arzunuza kalmış. İlkinde vişne reçelini taneleri ile koymuştum, ikinci de yalnızca sıvı kısmını kullandım.
  6. Yumurta beyazlarını eklerken kabın kenarına temas etmemeleri için yumurta beyazlarnı boşaltmadan önce kakaolu hamur ortası çukur olacak şekilde yerleştirilirse daha iyi sonuç alınıyor.
  7. Bu tarifi üçüncü denememde muffin kalıplarında yaptım. Bir miktar arttı. Artanı da bir kaseye koyup kaseyi suya oturtarak pişirdim. Yumurta beyazları krema kıvamında pişti ve en lezzetli hali de bu oldu. 
          Malzemeler:
    3 yumurta
    3 yemek kaşığı pudra şeker
    1 paket vanilya
    1 paket kabartma tozu
    3 yemek kaşığı tereyağı
    1 çay bardağı sıvıyağ
    1 su bardağı un
    2 yemek kaşığı kakao
    1 su bardağı toz şeker
    2 yemek kaşığı mısır nişastası
    2 yemek kaşığı marmelat veya reçel
    2-3 yemek kaşığı damla çikolata
    1 tatlı kaşığı limon kabuğu rendesi (veya 2-3 damla limon suyu veya 1 paket daha vanilya)
    1 fiske tuz

    Yapılışı

10 Aralık 2013 Salı

Ispanaklı, kakaolu, damla çikolatalı muffin ve bir gıda mühendisinden notlar...

Bir süredir takipte olduğum ve zaten hassas olduğum çocuk yemekleri konusunda biraz daha hassas olmama neden olan bir site var: Bir gıda mühendisinden notlar, tarifler vs. vs. Zaten bir süredir okunacaklar listemde de bulunuyor. Orada dikkatimi çeken bilgilerden bir tanesi de şekerin çok yüksek sıcaklıklarda pişirilmemesi gerektiği idi. Pekmezle ilgili sorular arasında sorulmuş bir sorunun yanıtında kısaca 120 santigrat derecenin altında pişirilen şekerli ürünlerde sorun olmadığını ama bu sıcaklığın üzerinde akrilamid ortaya çıktığını ve bu maddenin de kanserojen olduğunu yazmış şu yazısında, sayın gıda mühendisi.
Bu durumda, ben de birden sıcaklığı düşürürsem belki başarılı olamam diye korktum muffinlerimi yaparken.
Kek yaparken her zaman 175 santigrat dereceye ayarladığım fırınımı, bu kez 150 santigrat dereceye ayarladım. Yani sıcaklığın düşük olma sebebi zararı azaltmak istemem. Bir dahakine, 130 dereceyi deneyeceğim. Başarılı olursam 120'ye inmeyi planlıyorum.
Kendisi daha geniş kaplarda veya daha küçük muffin kalıplarında 120 derecede başarılı sonuçlar elde edilebileceğini yazmış.
Benim muffin kalıplarım biraz büyüktü. Bu nedenle bu kadar düşük sıcaklığı denemeye cesaret edemedim. Ama 150 derecede bir problem olmadığını söyleyebilirim.

Kendime not: Bir dahakine kakao miktarı 1 kaşık arttırılacak yani 2 kaşık kakao kullanılacak ve kekin tamamı veya çoğu kakaolu yapılacak. Kakaolu kısım çok lezzetli oldu.

Malzemeler:
2 adet yumurta
1 çay bardağı şeker
1 su bardağı ıspanak püresi
Yarım çay bardağı zeytinyağı
1 paket kabartma tozu
1,5 su bardağı un
1 yemek kaşığı kakao (bir dahakine 2 yemek kaşığı kullanacağım)
4-5 yemek kaşığı damla çikolata
3-4 yemek kaşığı su (kakao 2 yemek kaşığı kullanılacaksa 5-6 yemek kaşığı olabilir)

Yapılışı:

Şeftalili yoğurtlu kolay dondurma

Yaz sonunda birkaç farklı terif denemiştim. En beğendiğimiz aşağıdaki tarif oldu. Çok beğendiğimiz için de resimleme fırsatı olmadı tabi. Baktım ki tarif taslaklarımın arasında kaybolmak üzre, kışın kendini iyice hissettirdiği bugünlerde yayınlamaya karar verdim. E, fotoğraflar da bir başka YAZA kaldı...

Malzemeler:
2 şeftali
1/2 su bardağı şeker veya 2-3 yemek kaşığı bal
2 yemek kaşığı süzme yoğurt
50 ml sıvı krema
1 yemek kaşığı limon suyu

Yapılışı:
Şeftaliler soyulur, irice dilimlenir ve üzerine limon suyu eklenir. Şeker ilave edilerek birkaç saat bekletilir. Daha sonra krema çırpılır, şeftaliler ile birlikte rondodan geçirilir. En son olarak yoğurt eklenir ve tekrar karıştırılır.
Kalıplara boşaltılarak dondurucuda 1 gün bekletilir.

9 Aralık 2013 Pazartesi

Lavaşla ev yapımı cips ve dip sos

Ev yapımı cips
Lavaşla yapılan tarifler oldukça pratik oldukları için zaman zaman denemeler yapıyorum. Daha önce lavaşla pizza yapmıştım. 
Cips sevmeyen var mıdır bilmiyorum, ama ben hazır cipsleri fazla tüketmemeye çalışıyorum. Ama çocuklar da seviyorlar. Ne kadar daha sağlıklı bilmiyorum ama evde HAZIR lavaşla yapılan bir cips de bizim ahaliden geçer not aldı. 
Hatta misafirlere de ikram edilebilecek hoş bir aperatif oldu.
Bir kaç siteden esinlenerek kendi tarifimi geliştirdiğim 2 ya da 3 kez deneyip resimlemeye fırsat kalmadan biten cipslerim, resimlendiler bu kez de yazmaya fırsat bulamadım. Uzun zamandır taslaklarım altında bekliyorlardı. Bugün blogla biraz ilgileneyim istedim.
Bu aralar ev, çocuklar, pilates, bir de bir süredir merak saldığım DIY  (kendin yap) olayı var gündemimde. Aslında DIY kavramıyla tanışmadan önce de meraklı idim bir şeyleri kendim yapmaya. Bakalım projelerim var, fırsat buldukça paylaşmaya çalışacağım.
Bu arada araya kaynamış gibi oldu ama pilatese de başladım, yaklaşık bir haftadır. Oğlumun hamileliğinden önce başlamıştım, ama sonra devam etme fırsatım olmamıştı. Şimdi 2 çocukla evde kendim yapmaya çalışıyorum, bakalım ne kadar devam edebilirim.
Neyse biraz ilgisiz oldu cips ve pilates ama... Pilatesi yapmadan önce yapmıştım zaten cipsi:)))
 
Malzemeler:
3 adet lavaş
Yarım su bardağı kadar zeytinyağı
1 yemek kaşığı kekik
1 tatlı kaşığı pul biber (çocuklarınkine koymuyorum)
Bir çay kaşığı tuz
2-3 yemek kaşığı susam veya haşhaş tohumu
1 tutam çörek otu
 
Dip sos için malzemeler:
1 kase yoğurt (arzuya göre sarımsaklı da olabilir)
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı puş biber
1 tutam tuz
 
 
Yapılışı:

Şehriye çorbası - tavuk suyu ile

Şehriyeli tavuk suyu çorba

Malzemeler:
2 su bardağı veya arzuya göre daha fazla tavuk suyu
1 su bardağı kaynamış su
5-6 yemek kaşığı tel şehriye (arzuya göre farklı şehriye hatta erişte kullanılabilir)
1 yemek kaşığı tereyağı (tavuk suyu yeterince yağlı gelirse kullanmıyorum)
Tuz
Arzuya göre haşlanmış ve minik doğranmış tavuk parçaları
Arzuya göre karabiber (bebek için ilave etmiyorum, kızım seviyor)

Yapılışı:
Şehriyeli tavuk suyu çorba
Tavuk suyu ve su bir tencereye alınarak kaynatılır. Daha sonra şehriye ilave edilerek istenilen kıvame gelene kadar pişirilir. Biraz fazla pişerse kıvamı daha güzel oluyor bence. Bu aşamada tavuk parçaları ilave edilerek tuzu ayarlanır. Bir taşım daha kaynatılır. Ve ocak kapatılır.
Arzu edilirse tereyağı bir tavada eritilerek eklenebilir, ben bazen eritmeden de ekliyorum.

28 Kasım 2013 Perşembe

Bizim ufaklığın gelişim durumu ve bebek sözlüğü

Şu an oğlum 16 aylık oldu sayılır. Neler yapabiliyor? Tarihe not düşmek istedim.
  • Rahatlıkla yürüyor, hatta koşuyor sayılır.
  • Ablası ile müzik eşliğinde dans ediyor, kendi etrafında dönüyor.
  • Yatak, koltuk, sandalye vb eşyalara rahatlıkla çıkıp inebiliyor. Hatta bu aralar mutfak tezgahının kenarına sandalye çekip yemek yapma pratikleri yapıyor.
  • Basitçe açılan kapakları açıp kapatabiliyor.
  • Çatalına taktığımız besinleri yiyebiliyor.
  • Eline verdiğimiz besinleri yiyebiliyor.
  • 4-5 tane küpü üstüste koyup kule yapabiliyor.
  • Ablasının elinden tutup başka odaları gezip geliyor, dışarıda elele tutuşup çevredekileri özendiriyorlar.
  • Bardağa az miktarda içecek koyunca kendisi içebiliyor.
  • Kalemle karalama yapabiliyor.
  • Büyük legoları birbirine takabiliyor. 
  • Kitapları okuyor gibi yapıyor.
  • Kitap getirip kucağıma oturuyor ve okumamı istiyor.

Gelelim dil gelişimine. Söylenilenlerin çoğunu anlıyor. Geçen gün bezinin yerini öğretip, "odadan bez al, gel" dediğimde birkaç kez aldı geldi. Bugün "yastık getir" dediğimde onu da getirdi.

Zaman zaman aramızda şöyle bir diyalog geçiyor:
-Anneee...
-Oğlum...
-Anneee...
-Oğlum...
... ve böylece sürüp gidiyor.
Hoşuna gidiyor bebenin.
 
Tabi, bazen de babasıyla benzer bir diyalog oluyor. Özellikle işten geldiğinde, babası.

Bunun dışında basit mama, teyze, dede, gel, al, at vb. kelimeleri söylüyor. Zaman zaman, beni şaşırtıp zor kelimeleri de çıkarıyor ama sadece bir kez söylüyor. İkinci kez söylemesini isteyince susuyor. Ablasının adını da zaman zaman söylüyor. Kedi, köpek, aslan vb hayvanların seslerini çıkarıyor.
Bizim ufaklığın sözlüğü:
  • Aykga: ayakkabı
  • Bu, zu, du: su
  • Buuuu: Evde ses çıkaran elektrikli süpürge, saç kurutma makinası, rondo vb aletlerin tümüne verilen ortak ad. Tabi buuuu derken hangi hareketin yapıldığına bağlı olarak neyin kastedildiği anlaşılıyor. Saç kurutma makinası ise elimiz başımızda olacak mesela.
  • Atti: Attım, düştü anlamlarına geliyor.
Aklıma geldikçe eklemeye devam ederim.

11 Kasım 2013 Pazartesi

12- 18 ay erkek bebek oyunları ve oyuncakları

Hayvanları özellikle köpekleri çok seviyor, gerçek ve oyuncaklarını.
Toplardan ve balonlardan hoşlanıyor.
Ablasıyla koltukların arkasına saklanmaktan da hoşlanıyor.
Ablası neyle oynarsa ufaklık da onunla oynamak istiyor. Ablasını taklit ediyor. Örneğin akşam ablası Barbie bebeğinin saçını tararken bizimki de Barbie'nin küçük kızlarından birini almış eline ve ona Barbie'nin elbisesini giydirmeye çalışıyordu. Sonra ona da bir tarak verince çok mutlu oldu ve yarım saat civarı abla kardeş saç tarama oynadılar.
Bunun dışında evdeki elektrikli süpürgemiz, rondonun motor kısmı, mikserin motoru, saç kurutma makinası vb. tüm ses çıkarak kablolu elektrikli aletlere ilgisi var. Özellikle elektrik süpürgesine...
Ablasının oyuncak elektrik süpürgesi oyuncaklar arasındaki favorilerinden.
Kule yapma, içiçe geçen küplerle de zaman zaman oynuyor.
Pet şişe gibi kapağı kapıtılıp açılan eşyaları da seviyor.
Oyuncak arabalarla çok az oyunuyor.
Zaman zaman üç tekerlekli bisikletine binmek istiyor.
.

4 yaş kız çocuk oyunları ve oyuncakları


Bu aralar bizim küçük hanımın en sevdiği oyuncaklar Polly Pocket, Pony atlar, Barbie ve Barbie'nin küçük kız bebekleri, Winx Perileri. Zaman zaman Baby alive, peluş oyuncaklar ve diğer bebeklerle de oynuyoruz.
Ayrıca kağıttan makasla kestiği parçalarla yemek yapmak, annecilik, öğretmencilik, abla kardeş, gelin damat, mandallarla uçak yapma, kağıttan uçak yapma, simli kalemlerle resim yapma, vb favori oyunlarımız.
Oyun hamurları vazgeçilmez oyuncaklarımızdan 1 yıldan uzun süredir.
Bir de ben kek yaparken malzemeleri kaba eklemekten ve mikserle çırpmaktan, birlikte kurabiye yapmaktan keyif alıyor.
Küçüğün kulelerini yapmak ve zaman zaman da kardeşiyle birlikte yıkmaktan hoşlanıyor. Kardeşinin bisikletine birlikte binmekten hoşlanıyorlar.
Bunların yanısıra su ile oynamaktan hoşlanıyor küçük hanım. Hergün mutlaka bir parça eşya veya oyuncak yıkanıyor lavaboda...
Bir de Meraklı minikten çıkan değişik oyunlar, kart eşleştirme vb. oynamayı seviyor.
Tabi ki günümüzdeki her çocuk gibi bilgisayar oyunları: bebek bakımı, yemek yapma, giydirme, vb.
Bu arada benim favorilerim arasında da Kaşif Dora oyunları var. Aşağıdaki adreste çok çeşitli oyunlar bulabilirsiniz.
http://www.nickjr.com/games/dora-the-explorer/all-themes/all-ages/index.jhtml
Bunun dışında da beğendiğim oyun siteleri var. Onlardan ayrı bir yazıda bahsetmek yerinde olacak sanırım.

30 Ekim 2013 Çarşamba

Hindistan cevizli ve damla çikolatalı muffin (tam buğday unu ile)

Hindistan cevizli ve damla çikolatalı muffin
Edalı mutfağımdan denediğim ve oldukça beğendiğim bir muffin tarifi var. Orijinal tarif BURADA. Ben ufak dokunuşlarla kendi beğendiğim hindistan cevizli ve damla çikolatalı bir muffin tarifi elde ettim. Ben keklerimde çoğunlukla vanilya kullanmıyorum. Bu nedenle orijinal tarifteki vanilyayı çıkardım.
Un olarak bu kez tam buğday unu kullandım, çünkü beyaz un kalmamıştı evde. Ama bu tarifi daha önce defalarca beyaz unla da yaptım. Her ikisi de oldukça güzel oldu.
Hatta kek kalıbına dökerek de denedim aynı tarifi daha önce o da güzel oldu. Biraz daha uzun sürede pişti sadece.
Orijinal tarifteki farklı malzemeleri kullanarak da yaptım muffinleri, ama benim en beğendiğim hindistan cevizli ve damla çikolatalı olanları idi. Ev halkı da beğenince muffin tarifi olarak kaydedilmesi ve kaybedilmemesi gereken bir tarif çıktı ortaya.

Güncelleme: Bu kekin kıvamı en güzel olanı, hindistan cevizi yerine 1 tatlı kaşığı tarçın, yarım çay kaşığı zencefil ile yaptığımız şekli oldu. Tam buğday unu yerine de beyaz un kullandım. Gerçekten yumuşacık muffinlerimiz oldu. Sanıyorum hindistan cevizi bir parça sertleştiriyor keki.



Malzemeler:
  • 8 tepeleme yemek kaşığı tam buğday unu
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 2 yumurta
  • 3 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 kahve fincanı  sıvıyağ
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 4 tepeleme yemek kaşığı hindistan cevizi
  • 6 yemek kaşığı kadar damla çikolata


21 Ekim 2013 Pazartesi

Zeytinyağı ve tereyağı

Daha önce BURADA bahsetmiştim, ailemizin hekimi bebeklere 1 yaşından sonra günde 1 çay kaşığı tereyağının verilmesinin gerekliliğinden bahsetmişti. Sanıyorum içinde diğer süt ürünlerinde olmayan bazı özel maddeler varmış, bebeğin gelişimine katkı sağlayan.
Kızımın diyetisyeni de farklı gruplardan yağları kullanmanın gerekli olduğunu söylemişti. Yağları 3'e ayırmıştı.
1. Grup: Tereyağı ve hayvansal yağlar
2. Grup: Zeytin ve fındık yağı
3. Grup: Ayçiçek, mısır özü vs.

Mısır özünü malum nedenlerden pek önermediğini de belirtmişti.
Bizim evde hayvansal yağ olarak tereyağı bitkisel yağ olarak da %90 zeytinyağı tüketiliyor.
Ayçiçek yağını da nadiren kullanıyoruz. Ama artık o kadar alıştık ki kek vs. yaparken bile zeytinyağı kullanıyorum çoğunlukla ve kokusu ya da tadı rahatsız etmiyor bizi.

Tereyağını ise eskiler eritip üzerindeki köpüğünü atarak kullanmayı öneriyorlar. Böylece daha sağlıklı oluyormuş.
Ben bazen eritmeye üşeniyorum. Ama internette ertilmiş tereyağı satan yerler de var, keşfettim.

3 Ekim 2013 Perşembe

Kahvaltılık kolay pizza (lavaşla)

Sabah evde ekmek kalmamıştı, ama lavaş vardı. Bizimkisi biraz ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin hikayesine döndü. Zaman zaman bazlamayı ortadan ikiye bölerek de yapıyorum, bu kez lavaşla incecik iki kat arasında kaşar olan bir pizza yapmaya karar verdim.
 

Malzemeler:
4 adet lavaş
1 su bardağı kaşar peyniri
1/2 su bardağı beyaz peynir
1 domates rondodan geçirilmiş
1 adet çarliston biber ince dilimlenmiş (evde kalmadığı için ben bunu kullanamadım ama çok yakışıyor)
3 yemek kaşığı zeytin yağı
Arzuya göre kekik, fesleğen
1 diş sarımsak
Yarım su bardağı haşlanmış mısır (ben aceleden kullanamadım)
2 adet küçük doğranmış kornişon turşu (ben aceleden kullanamadım)
4 kaşık minik doğranmış sucuk (ben aceleden kullanamadım)

Yapılışı:

21 Eylül 2013 Cumartesi

Haşhaşlı limonlu muffin (yumurtasız-tam buğday unu ile)


Haşhaşlı limonlu muffin

Evdeki malzemeleri kullanarak yapılan tariflerden biri daha haşhaşlı limonlu muffin. Evde beyaz unum kalmadığı için ben tarifi tam buğday unu ile ve orijinal tarifteki maple syrup (akçaağaç şurubunu kullanmadan yaptım.) Orijinal tarif chocolate covered katie adresinde, ulaşmak için BURAYA tıklayınız.
Orijinal tariften yalnızca 6 muffin çıktığı için ben tarifteki malzemelerin iki katını kullandım ve 12 muffinim oldu.
Lezzeti hoştu ancak tam buğday unu kullandığım için ve vanilya kullanmadığım için lezzeti eksik gibi geldi. Ben de üzerine BURADAKİ tarifteki ev yapımı çikolatalı pasta kremasını kullandım.
Ev halkından geçer not aldı. Ben de beğendim.
En kısa zamanda beyaz un ile denemek istediğim bir tarif. Limon aromasını sevenler için oldukça hoş bir lezzet.

Malzemeler:

yemek kaşığı kadar haşhaş tohumu
çay kaşığı limon kabuğu rendesi
yemek kaşığı limon suyu
1/2 cup süt + (3 yemek kaşığı ben ekledim akçaağaç şurubu yerine)
1 cup tam buğday unu (ilk fırsatta beyaz un ile deneyeceğim)
1 çay kaşığı karbonat
2 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
3 yemek kaşığı akçaağaç şurubu (ben kullanmadım)
1/4 cup tereyağı veya sıvıyağ (ben zeytinyağı kullandım)
7 yemek kaşığı şeker (akçaağaç şurubu kullanmadığım için orijinal tarifteki miktarı artırdım)
1/2 çay kaşığı toz zencefil

Ev yapımı çikolatalı pasta kreması

Oldukça basit ama lezzetli bir tarif.

Ev yapımı çikolatalı pasta kreması
Bir kaç denemenin ardından istediğim lezzeti yakaladım. Biraz çikolatalı mousse, biraz pasta kreması lezzetinde.
Yakın zamanda yaptığım haşhaşlı limonlu muffinlerle birlikte oldukça hoş bir lezzet oldu.

Malzemeler:
  • 200 ml sıvı krema
  • 5 dolu yemek kaşığı damla çikolata

19 Eylül 2013 Perşembe

Sarımsakları nasıl saklasak?

Sarımsak saklamak benim en büyük sorunlarımdan biri. Ne zaman alsam bozuluyorlar. Anneme gittiğimde sarımsakları soyup zeytinyağında sakladığını gördüm. Ben de artık bu şekilde buzdolabında saklıyorum. İçine de bir tutam kuru kekik ve biraz tuz... Hem aromalı zeytinyağı elde ediyorum, hem her kullandığımda ellerim kokmuyor, hem de istediğim zaman kullanıma hazır bozulmamış sarımsak bulabiliyorum. Yağını ise bazı yemeklerde ve salatalarda kullanıyorum. Eksildikçe ekliyorum.
Bir taşla çok kuş yani...

11 Eylül 2013 Çarşamba

Ev yoğurdu yapımının püf noktaları

Ev yapımı yoğurt
İnternette pek çok sitede bulunabilecek bir tarif ev yoğurdu. Ancak kızımın doğumundan önce başladığım yoğurt yapımında bazı püf noktalarım var ki paylaşmak istedim.
Resimlerde de görüldüğü üzere ben yoğurdu borcamda yapıyorum. Böylesi hem sağlıklı geliyor, hem de pratik. Saklamak da sorun olmuyor.
2-2,5 litre sütü borcama boşalttıktan sonra ocakta kısık ateşte küçük parmağımı ısırana kadar (hafif yakana kadar) ısıtıyorum. Ben günlük süt kullandığım için tekrar kaynatmıyorum sütü. Böylece üzerinde yoğun bir kaymak tabakası olmuyor ama yoğurt homojen yağlı bir yoğurt oluyor ve kıvamı daha iyi oluyor. Kaynatınca yağı yüzeyde birikiyor.
Bir çay fincanında 2 kaşık yoğurtla azar azar eklediğim yarım fincan kadar soğuk sütü karıştırıyorum. Üzerine de ılıttığım sütten ekliyorum.
Daha sonra ise fincandaki karışımı borcama dökerek bir kepçe ile savurarak karıştırıyorum.
Bu arada borcamın içindeki karışımın sıcaklığını tekrar kontrol ediyorum, bazen bir miktar soğumuş olabiliyor, ocağın altını açıp kısa bir süreliğine tekrar ısıtmak gerekebiliyor. Parmak ısırma sıcaklığında ise bir havlu, bir de sofra bezine sararak 5 saat civarı bekletiyorum.
5 saat sonunda kıvamını borcamı hafif eğerek kontrol edebiliyorum.

Ev yapımı yoğurt
Olmuşsa örtüsünü açıp, 15 dakika kadar oda sıcaklığında bekletip buzdolabına yerleştiriyorum.
Genelde yoğurdu gece yatarken mayalayıp gece oğluma uyandığımda buzdolabına yerleştiriyorum.
Gündüz de dokunmuyorum, en az 7-8 saat buzdolabında beklettikten sonra bölüyorum.
Genelde de kıvamı iyi oluyor.
Bu arada maya olarak kullandığım yoğurdun ekşi olmamasına ve yoğurdun sulu kısmından olmamasına dikkat ediyorum.
Bir de annem ekşi olmaması için 1 tatlı kaşığı şeker ekliyor, sulu olmaması için de 1 çay kaşığı nişasta. Ama ben bunları yapmıyorum.





9 Eylül 2013 Pazartesi

Et suyu

Et suyu
Yavaş yavaş kış gelmeye başladı buralarda, geceleri oldukça serin. Bugün de rüzgarımız oldukça şiddetli. Et suyu ile yapılan çorbaların da zamanı gelmeye başladı.


Malzemeler:
Kemikli 4-5 parça avuç büyüklüğünde et (zaman zaman kemiksiz etle de yapıyorum)
1-2 kaşık sirke
1 çay kaşığı kekik
1 havuç
1 soğan
1-2 diş sarımsak
Maydonoz sapı
Kereviz yaprağı
Varsa az taze zencefil yoksa bir tutam kuru zencefil
Ve daha hangi sebzeler evde mevcutsa

Yapılışı:
Tamamı düdüklüye konulur, 40 dakika kadar haşlanır. Soğuyunca küçük kaplara konulup birer kullanımlık hazırlanır ve dondurucuda saklanabilir.
Arzuya göre1 su bardağı kadar kullanılarak çorba yapılabilir, yemeklerde veya pilavda kullanılabilir.

7 Eylül 2013 Cumartesi

Muzlu kek





Muzlu kek


Bazen evde kalan malzemeleri nasıl değerlendiririm sorusu ile internette tarifler aramaya koyuluyorum. Muzlu kek  de bu şekilde yapımına başladığım bir tarifti. Bizim ahali muzu bir sever, bir sevmez. Ne zaman yiyecekleri belli olmaz. Evde olmadığında canları ister, evde varsa kimse yüzüne bakmaz. Zavallı muzlar da kararmaya başlar. Ya anne mideye indirir, ya fazlası dilimlenip dondurulmuş muz olarak tüketilmek üzere buzdolabına kaldırılır. Bu kez 4 orta boy muzum vardı, ben de kızıma sürpriz yapmaya karar verdim. İnternetteki tarifleri gözden geçirip, kendi tarifimi geliştirdim. Hafif ve nemli kıvamda bir kek oldu. Kokuya hassas kızım, pek beğenmedi. Ama benim hoşuma gitti, tadı.
Üzerinde çikolata sosu veya Nutella ile çok daha güzel olabilecek bir kek. Ben Nutella almayı veya çikolata sosu (evde hazırda malzemelerim olmadığı için) yapmayı beklemeden; neredeyse tamamını tek başıma tükettim, eşim de nemli bir kek olmasından hoşlanmayınca.
  
Benim tavsiyem tarifteki ceviz miktarını artırarak, içine 1 çay bardağı kadar da damla çikolata eklemeniz yönünde.

Bu arada son bir not; ben hangi kalıbı kullanacağım konusunda kararsız kalınca oval borcamı tercih ettim. Benim favorim kek pişirmede kare borcam. Ama kek hamuru gözüme az görününce, oval olanı tercih ettim. Nemli bir kek olabileceğini düşünerek, silikon kalıbı kullanmak istemedim; ama aynı hamuru muffin kalıpları ile de denemeyi düşünüyorum.
 
Malzemeler:
4 orta boy olgun muz
3 yumurtanın beyazı

Muzlu cevizli kek
3/4 su bardağı toz şeker
Yarım su bardağı sıvıyağ
2 su bardağı un
1 su bardağı ceviz (Ben yarım su bardağı kullandım evde yoktu)
3 yemek kaşığı kadar hindistan cevizi
1 çay bardağı damla çikolata (ben kullanmadım evde yoktu)
1 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat

 Yapılışı:

5 Eylül 2013 Perşembe

Okullar açılırken...

Geçen yıl okula sancılı başlamıştık. Bir ara, hiç çözümlenmeyecek gibi gelmeye başlamıştı, okul krizimiz. Taşınma, yeni doğmuş bir kardeş, yeni bir okul, yeni bir şehir... derken.
Aslında bir önceki yıl da okula gitmişti kızım ama bahsettiğim faktörler vardı okula gitmek istememesinin ardında... 2,5 yaşında başlamıştı, korktuğum kadar da zorlanmamıştı, ilk yıl. Ama ikinci yıl direndi gitmemek için, daha önce BURADA da bahsettiğim gibi. Daha sonra olayı aynı yazımda bahsettiğimiz şekilde çözmüştük.
Bu yıl yarım gün, sabahtan (yalnızca sabah grubu var ama sabah mı-öğleden sonra mı derseniz ondan da aşağıda bahsedeceğim) okula gitmesine karar vermiştim ki annesi olarak küçük hanımın; kendisi bazı arkadaşlarının tam gün okula gideceğini duyunca tam gün gitmek istedi. Geçen yılki arkadaşlarının çoğu bu yıl tam gün devam edecekler okula. Geçen yıl yalnızca bir tane 3 yaş grubu vardı okulumuzda.

2 Eylül 2013 Pazartesi

Super Simple Songs

Küçük resim                               Küçük resim


Çocuklarına İngilizce öğretmek bugünlerde pek çok anne babanın gündeminde. Ben de bu konuda ne yapsam diye düşünenlerdenim.
Küçük resimÇok fazla birşey yaptığımı söyleyemem bu konuda aslında ama "az özdür" derler İngilizler :))
Benim taktiğim çocuklara İngilizce şarkılar dinletmek.
İnternette tarama yaparken Super Simple Songs tarafından hazırlanmış klipleri gördüm. Klipler youtube'dan da izlenebiliyor. Küçüklüğünden beri kızımla keyifle dinlediğimiz şarkılar var. Gerçi bazen hangimiz daha çok keyif alıyor bilemiyorum ama!? Ayrıca çok da sevimli animasyonları var.
Küçük resim
Bir de kendilerinin oluşturduğu Super Simple Learning sitesi var. Orada da değişik etkinlik örnekleri var. Daha çok öğretmenler için ama ailelere de bazı önerileri var

Benim sevdiğim şarkılardan bir kısmının listesi aşağıda. Üzerlerine tıklayarak şarkıları youtube'dan dinleyebilirsiniz.

  • Bingo
  • Twinkle Twinkle Little Star
  • Little Snowflake
  • Row Row Row Your Boat
  • Ten in the Bed
  • Hickory Dickory Dock

  • Küçük resimKüçük resim



    25 Ağustos 2013 Pazar

    Şampuan meselesi

    Yağlı saçlara sahip biri olarak, şimdiye dek hiç tam anlamıyla memnun olduğum bir şampuan bulamadım. Çok çeşitli markaları denememe rağmen hem de.
    En son kullandığım iki şampuanın ise fena olmadığını düşünmüyorum. Biri Pantene Aqua Light, diğeri de Loreal pure resource.  Hayalimdeki şampuanı aramaya devam...

    

    loreal pure resource

    Çocuklar için ise, çoğu ürününden memnun olduğum the Body Shop'un Buriti Baby şampuanını kullanmıştım ilk olarak. Kokusunu çok beğenmemiştim. Onun dışında bir sorun yoktu. Küçük boy alarak denemekte yarar var.
    Daha sonrasında hep Sebamed kullandım. Ben memnunum. Kokusu da çok güzel. Arada seyahatlerde filan farklı şampuanlar kullandığımız oldu. Ama şimdilik Sebamed'i değiştireceğimi sanmıyorum.

    Güncelleme (11.12.2013):
    Oğlumun bir süredir omuz ve sırt bölgesi kaşınıyor. Sanıyorum atopik dermatit. Evimiz çok sıcak, sularımız çok kireçli ve şampuandan da kaynaklanabileceğini düşünüyorum. Bu nedenle şampuanımızı değiştirmeye karar verdim.
    Bir de geçen gün kızım Sebamed kullanırken gözlerinin yandığını söyledi. Ben de denedim gerçekten göz yakıyor.
    Detaylı inceleme fırsatı bulduğumda Mustela veya Babe'nin ürünlerinden birini almayı düşünüyorum.
    Ama önce bir cilt doktorununu ziyaret edeceğiz gibi görünüyor.
    Gerçi bu aralar biraz daha iyi durumda. Banyodan sonra vücuduna tatlı badem yağı veya zeytinyağı ile nemli iken  masaj yapıyorum. Bir de ev çok sıcak olduğu için geceleri üzerini örtmüyorum. En ince örtüyü bile örttüğümde omuzlarından terlemeye başlıyor ve kaşınıyor ufaklık.

    23 Ağustos 2013 Cuma

    Bebek kumpiri veya kolay kumpir (12. aylık bebekler için)

    Malum bizim ufaklık artık yaşına girdi. Bizim yediğimiz hemen herşeyi az tuzlu ve az salçalı olmak koşulu ile bir de hazır gıda olmaması şartı ile yiyebiliyor.
    Dolayısıyla artık tereyağı, kaşar, patates yiyor.
    Bugün sırtında hafif kızarıklıklar görünce ona özel bir şeyler yapmaya karar verdim, alerjik olabilecek bir şey içermeyen.
    Kumpir (veya patates püresi de diyebiliriz) yapmaya karar verdim. Küçük bey de çok severek tüketti.
    Bu arada ailemizin hekimi, bebeklere 1 yaşından sonra günde 1 çay kaşığı tereyağının verilmesinin gerekliliğinden bahsetmişti. Sanıyorum içinde diğer süt ürünlerinde olmayan bazı özel maddeler varmış, bebeğin gelişimine katkı sağlayan.
    Kızımın diyetisyeni de farklı gruplardan yağları kullanmanın gerekli olduğunu söylemişti.

    Oğlum için hazırladığımda biraz fazla yaparak yerken kendisine eşlik ediyorum çünkü gerçekten güzel oluyor. Kendiniz için hazırladığınızda içine turşu, bezelye, sosis, mantar vb. farklı malzemeler de ekleyebilirsiniz.


    Malzemeler:
    1 orta boy patates
    2 kibrit kutusu büyüklüğünde kaşar peyniri
    1 çay kaşığı tereyağı
    Kendiniz için hazırlayacaksanız arzu ettiğiniz diğer malzemeler

    7 Ağustos 2013 Çarşamba

    Bayram ikramlarımız

    Bu bayram büyüklerimizi ziyarete gidemeyecek gibiyiz.
    İki çocukla bayramda gelecek misafirlere ne ikram hazırlasam sorusu birkaç gündür aklımdaydı.
    Aslında sütlü tatlı ya da labneli pasta yapma konusunu çok düşündüm.
    Ama baklavasız bayram olmaz gibi geliyor. Bu bayramlık baklavayı hazır alacağım ama yapacak birşey yok.
    Hazır yufkadan su böreği, zeytinyağlı biber dolması ve baklava konusunda karar kıldım gibi şimdilik.
    Tariflerini de en kısa zamanda eklemeye çalışacağım.
    Şimdiden herkese iyi bayramlar...

    5 Ağustos 2013 Pazartesi

    Su çiçeği

    Bizimkiler su çiçeği geçirdiler...
    Arkadaşları ile görüştükten 2 hafta sonra ilk kızarıklıkları gördüm her ikisinde de...
    Ve daha önce BURADA paylaşmıştım her ikisi de aşısızdı. Küçük henüz yaşı tutmadığı için, büyük de o dönem doktorumuz gerek duymadığı için...
    Ve biraz da ağır geçirdiler, saç dipleri, diş etleri, ayaklarının altına kadar akla gelebilecek her bölgelerinde çıktı.
    Ailemizin hekimine danışıp lezyonların yoğun olduğu birkaç gün antyihistaminik şurubu iki doz verdim (sabah ve akşam yaşlarına göre normalde belirtilenin iki katı).
    Büyük biraz daha bilinçli olunca iz kalmasın diye kaşımadı, ama küçük de kaşımadı.
    Kaşıntı önleyici jel tarzı ilaçlar da yazıyor zaten doktorlar.
    Onun dışında ateşleri 1-2 gün yükseldi. O 1-2 gün zordu. Bir de ikisi aynı anda geçirince zor oldu.
    Biz de attık kendimizi annaneye. Sağolsunlar kurtardılar bizi.
    İlk kızarıklıklar başladıktan sonra 15 gün daha bulaşıcı olabileceğini söyledi bir doktor. Bu nedenle 15 gün daha (öncesinde de bulaşmış olma ihtimaline karşı 2 hafta kadar daha önce su çiçeği geçirmemiş arkadaşlarımızla irtibatı kesmiştik, görüşeceğimiz kişileri de bilgilendirmiştik) kalabalık yerlere, AVM, çocuk parkı vb gitmedik önlem olarak başka çocuklara bulaştırmayalım diye. İnsanların ve özellikle çocukların yoğun olmadığı yerlerde gezdirmeye çalıştık bizimkileri. Malum evde de bunalıyor çocuklar, akşam üzeri de olsa bir çıkmak istiyorlar.
    Neyse biz atlatmış olduk. Öyle ya da böyle.
    Ama bilginiz olsun etrafta su çiçeği salgını var ve aşısı olmayan ufaklıklarınız varsa doktorunuzla görüşmenizde yarar var.

    28 Haziran 2013 Cuma

    Yalancı tiramisu veya labneli pasta tarifleri

    Epey zamandır resimlenmeyi bekleyen, bizim evin en sevilen pastası. Baktım ki resimleyene kadar bitiyor her seferinde. Yazayım, resmi daha sonra eklerim dedim sonunda.

    Ben aslında pandispanyasını da kendim hazırlamayı seviyorum ama acil misafir gelecekse evde kek yapma imkanı yoksa, ya da malzemeleri değerlendirmek amacıyla her tür tabanı kullandığım oldu. Ama benim önerim kakaolu pandispanya, kakaolu bisküvi. Bence kakao tiramisu ile güzel oluyor.

    Pandispanyayı kendiniz yapmayacaksanız, taban için tavsiyelerim:
    1. 2 katlı kakaolu Uno pasta taban ilk tavsiyem.
    2. Eti mozaik kek eğer ki kişi 1-2 kişilik bir misafir gelecek ve evde tüketilemeyecekse ikinci sıradaki önerim.
    3. Tabana kakaolu petit bör bisküvi, üzerine krema, ara kat olarak kedi dili bisküvi ile de güzel oldu. Bunu da geçen gün ilk kez denedim. Evde kalan malzemeleri değerlendirmek için.

    Bizde eskiden tüketilememe söz konusu olabiliyordu. Ama artık nüfus arttıkça öyle bir durum pek olmuyor. Bunun için tabanı ben hazırlıyorum. Zaten 2. gün lezzeti tam oturmuş oluyor. Dolayısıyla misafir için bir gece önceden de hazırlanabilir. Hatta benim tavsiyem bir gece önceden hazırlamak olur. Hem de misafir geleceği gün bir de tatlı ile uğraşmamış oluyor insan.
    Pasta taban için 3 su bardağı süt ile krema yapmak yeterli oluyor. Daha az yapacaksam ölçüyü orantılı olarak ayarlıyorum.

    Tabanı 1 tatlı kaşığı nescafeyi 1 su bardağı soğuk süt ve 1 tatlı kaşığı şeker karışımı ile ıslatıyorum genellikle. Çocuklar yiyecekse sadece sütle ıslatıyorum.

    Krema için üç farklı tarif denedikleri arasında en beğendiklerim. İlk tarif unu kavurma ve sütü yedirme sorunu olmadığı için daha pratik. Lezzet olarak da ikinciden pek bir farkı yok. İkinci tarif evde nişastam yoksa kullandığım bir tarif. Son tarif de geçen gün peti bör ve kedidili bisküvi ile denediğim tarif.

    Son tarif için 6 tane peti bör, 9 tane de kedidili ile mini bir pasta yaptım. Alttaki peti bör bisküvileri ıslatmadım. Kedidili bisküvileri sütle ıslattım.

    1. tarif:

    Malzemeler:
    3 yemek kaşığı tepeleme un
    2 yemek kaşığı tepeleme nişasta
    3 su bardağı süt
    Dolu dolu 3 yemek kaşığı labne peyniri
    Arzuya göre vanilya
    Arzu edilirse 1 yemek kaşığı tereyağı

    Yapılışı:

    20 Haziran 2013 Perşembe

    10 aylık bebek oyunları

    Şu aralar, bizim küçük bey;
    • Legolarla, içiçe geçen fıçılarla, kitaplarla, toplarla, hareketli oyuncaklarla (kurmalı atlar ve arabalar gibi) ilgileniyor.
    • Lego, fıçı, oyuncak tencere vb. oyuncakları yerlere sürtüp veya fırlatıp ses çıkarmayı seviyor.
    • Değişik plastik eşyaları (mutfak gereçleri, şişeler) eline verince onlarla vakit geçiriyor.
    • Tutunarak ayakta durmak ve koltuğun ya da sehpanın üzerindeki bir şeyleri kurcalamak da hoşuna gidiyor.
    • Elektrik süpürgesine bayılıyor. Kapatınca kızıyor, çalıştırmamızı istiyor. Emekleyerek yanına gidiyor ve sapını çekiştiriyor.
    • Ben uzanırken gelip bana tutunarak ayağa kalkmayı ve bazen başını bana yaslamayı seviyor.
    • Bez değiştirirken göbüşünü gıdıklamamamı ve ayakları ile oynamamı seviyor, yoksa bezi değiştirmeyeyim diye kaçıyor.
    • Aslan gibi kükremeye çalışıyor (bunu kızım da yapardı bebekken), sesleri taklit etmeye çalışıyor (aaaa, eeee, haaaaa gibi), tam beceremiyor.
    • Çamaşır makinesini çalışırken izlemek ve kırcalamak, bulaşık makinesini kurcalamak ilgisini çekiyor. Ayrıca kablolar, prizler, çekmece ve dolaplar çok ilgisini çekiyor. Dikkatli olmak gerekiyor.
    • Şimdiden bilgisayarı seviyor. Klavyeye basarken ekrana bakıyor.

    19 Haziran 2013 Çarşamba

    Su çiçeği aşısı

    Bir yakınımızın çocuğu su çiçeğine yakalanınca biraz araştırma yaptım. Malum evde iki çocuk var ve her ikisi de aşısız.
    Sağlık bakanlığı yeni aşı takvimine eklemiş su çiçeği aşısını. 12 aylık bebekleri aşılıyorlarmış. ancak 4 yaşındaki kızım  o dönemde aşı takviminde olmadığı için, 10 aylık oğlum ise henüz 12 aylık olmadığı için aşısız. Yalnız araştırma yaparken hastalık geçiren bir çocukla temas durumunda 5 gün içinde aşı yapılabileceğini gördüm, yarın ilk iş bir çocuk doktoru ve aile hekimimizle görüşerek bu bilgiyi doğrulatacağım.
    Şimdilik bu kadar...

    Güncelleme:
    Aile hekimimizle görüştüm. Aşıya gerek olmadığını, etrafta su çiçeği vakalarının olduğunu hatta 9-10 aylık bebeklerin de su çiçeği geçirdiklerini belirtti. Endişelenmemize gerek olmadığını söyledi. Sadece belirtileri gördüğümüzde (kızarıklık ve ateş) kendisini bilgilendirmemizi ve doktora gitmemizi önerdi. Hala beklemedeyiz. Malum hastalığın kuluçka dönemi 10-20 gün olabiliyormuş. Şimdilik bizimkilerde bir belirti yok. Daha detaylı bilgi için aşı danışma merkezinin ilgili sayfasına BURADAN ulaşabilirsiniz.

    17 Haziran 2013 Pazartesi

    Tavuk suyu çorba

    Tavuk suyu çorba


















    Daha önce tavuk suyunu nasıl hazırladığımı paylaşmıştım. Farklı yöntemle de hazırlanabilir. Kış mevsiminde özellikle daha fazla tükettiğimiz bir çorba.

    Tavuk suyu çorba

    Malzemeler:
    2 su bardağı veya arzuya göre daha fazla tavuk suyu
    1 su bardağı kaynamış su
    2 tepeleme yemek kaşığı un
    1 yemek kaşığı tereyağı
    Tuz
    Arzuya göre haşlanmış ve minik doğranmış tavuk parçaları
    Arzuya göre karabiber (bebek için ilave etmiyorum, kızım seviyor)

    Yapılışı:
    

    14 Haziran 2013 Cuma

    Bir ders yılının ardından

    Eğitim öğretim yılı başında bizim küçük hanım okula gitmek istemiyordu, farklı nedenlerden (yeni doğmuş bir kardeş, yeni bir eve taşınma, dolayısıyla yeni bir okul gibi) dolayı.
    Geçen yıl okula gitmiş olmasına rağmen ve 15 gün okula alışma süreci tanımamıza (bebekle birlikte okula taşınmamıza rağmen çünkü diğer veliler de geliyordu) alışamadı bizim küçük hanfendi.
    Bu süreçte biz bebekle çok yorulduk. Tam da bu arada annaneye ve babanneye şehirlerarası bir ziyaret yapmamız gerekti. Doğru bir karar mıydı okula ara vermek bilmiyorum, her çocukta aynı etkiyi yapar mıydı, biz bir ay ara verdik okula.
    Dönüşte hala gitmek istemiyordu küçük hanım. Bir türlü ikna olmadı. Sanırım bunda geçen yıl tam gün okula gitmesinin de bir etkisi oldu. Geçen yıl çok sıkılmıştı.
    Daha sonra kendisine kış döneminde her istediğimizde dışarıya çıkamayacağımızı, bebek küçük olduğu için benim onu hergün parka vb. götürmemin mümkün olmayacağını anlatınca ve yalnızca yarım gün okula gideceğini söyleyince ikna oldu. Zaten mantıklı bir çocuktur kızım.
    Sonrasında ne mi oldu?

    13 Haziran 2013 Perşembe

    Tavuk Dürüm veya Tavuk Sote



    Bu aralar biraz fazla tavuk tarifi vermiş oldum ama bu tarifi daha önce fotograflayıp yazma fırsatım olmamıştı. Genelde tersi oluyor. Tarifi yazıp fotograflama fırsatı bulamıyorum. Bu nedenle eklemek istedim. Bu aralar dürüm bizim evde sık yapılıyor. Eşim dürüm seviyor. Kızım da tavuk...

    Tavuk sote veya dürüm yapacağım zaman ben tavuğu kemikli pirizola alıp kendim jülyen şeklinde doğruyorum, pirizola daha lezzetli oluyor diye. Kemikleri de üzerinde kalan etlerle ile  tavuk suyu yapıyorum.

    Malzemeler:
    Terbiye için:
    • 1 çay bardağı yoğurt
    • 1 tatlı kaşığı veya arzuya göre daha fazla kimyon veya köri
    • 1 yemek kaşığı kekik
    • Arzuya göre pul biber, karabiber

    Dürüm için:
    • Kuşbaşı doğranıp yukarıdaki terbiye malzemeleri ile terbiyelenmiş 4 tavuk pirizola (1 paket veya 400 g kadar tavuk kuşbaşı)
    • 3-4 tane köy biberi
    • 3 orta boy soğan (veya daha fazla soğan dürüme yakışıyor)
    • Zeytinyağı
    • Tuz
    • Arzuya göre 1 fiske şeker
    • 4 adet lavaş
    Yapılışı:

    6 Haziran 2013 Perşembe

    Tavuk suyu

    Yıllar boyunca içine et suyu veya tavuk suyu konulmuş hiçbir şeyi yemeyen biri olarak artık kızıma et suyu ve tavuk suyu hazırlıyorum. Bizimki et seviyor çünkü.
    Sebze sevmiyor.
    Ben de sebzeleri, et/tavuk suyuna ekliyorum. Daha sonra da çorbalarında kullanıyorum.
    Nasıl mı hazırlıyorum?
    Kemikli etle, et suyu daha lezzetli oluyor. Daha besleyici olmadığını söylüyorlar ama içine sirke eklenirse daha fazla kalsiyum içeriyormuş.

    
    Tavuk suyu





    Tavuk suyu

    Malzemeler:
    Kemikli 4-5 parça tavuk but
    1-2 kaşık sirke
    1 çay kaşığı kekik
    1 Havuç
    1 Soğan
    1-2 diş Sarımsak
    Maydonoz sapı
    Kereviz yaprağı
    Varsa az taze zencefil yoksa bir tutam kuru zencefil
    Ve daha hangi sebzeler evde mevcutsa

    Yapılışı:

    11 Mayıs 2013 Cumartesi

    Farklı salata sosları ve salataya eklenebilecek farklı malzemeler


    Denediğim farklı salata sosları var.
  • Salatalarda en çok taze limon sosunu seviyorum. Malzeme miktarına göre örneğin 2 kişilik bir salataya yarım çay bardağı limon, yarım çay bardağına yakın sızma zeytinyağı, bir tutam tuzu bir fincanda daha iyisi bir kavanozda ağzını kapatarak karıştırıp servis yapıyorum. Kıvamlı ve hoş bir sos oluyor. Bu hepimizin bildiği klasik salata sosum. 
  • Salatalarınıza farklı bir lezzet katmak isterseniz balsamik sirke veya nar ekşisini zeytinyağı limon sosuna ekleyerek üzerine gezdirebilirsiniz.
  • Mayonezli salatalarda hem daha sağlıklı olmaları hem de kalorisini düşürmek için 1-2 yemek kaşığı kadar mayonezle yoğurt kullanabilirsiniz.
  • Salatalarınıza doğranmış havuç turşusu veya salatalık turşusu ekleyerek farklı bir lezzet verebilirsiniz. Örneğin makarna salatasına çok yakışıyor.
  • Makarna salatası

    Muffin için kağıt kalıp yapımı

    Muffin kağıtlarını İkea'dan geçen yıl 3 kutu almıştım ve uzunca bir süre yeteceğini düşünmüştüm. O dönemlerde pek fazla muffin yapmıyordum. Geçenlerde baktım a... bitmişler... Ne çok muffin yemişiz.
    Özellikle bir yerlere götüreceksem keki örneğin kızımın okuluna veya pikniğe, muffin olarak yapmayı seviyorum. Yemesi daha kolay oluyor. Çocuklar da seviyorlar.
    Neyse...
    Kağıt kalıplar bitmiş ya... Kabaklı muffin yapacaktım. Hamur da gözüme katı gelince çörek oldular. Bahsetmiştim dün.
    
    Kağıt kek kalıbı - kağıt muffin kalıbı
    Bugün bazı sitelerde gördüğüm şu yağlı kağıttan katlayarak yapılan muffin kağıtları nasıl yapılıyor diye göz atmak istedim, bizimkilerden fırsat bulunca...
    Veee... Bilin bakalım ne buldum...
    Birileri youtube'a bir video eklemişler konu ile ilgili.
    
    Oldukça kolay yapımı, video İngilizce ama gösterdiği için kolay anlaşılıyor. Videoyu izlemek için BURAYA veya yandaki RESME resme tıklayınız.
    
    Bazıları pratik olmadığını yazmışlar ama hem şık duruyor, hem de kağıt bittiğinde kullanılabilecek bir yol bence...
    

    10 Mayıs 2013 Cuma

    Kabaklı çörek veya muffin

    Evde kabaklar birikince nasıl değerlendiririm diye düşünmeye başladım kendilerini. Aslında tarife kabaklı muffin yapma niyetiyle başlamıştım. Ancak kıvamı çok katı olunca çörek olmalarına karar kıldım. İnternette bulduğum bir tarif üzerinden epey değişiklikler yaptım. Benim tarifim aşağıda, orijinal tarif ise allrecipes.com'da

    Kabaklı çörek
    Malzemeler:
    1 su bardağı un
    1,5 çay kaşığı kabartma tozu
    1 çay kaşığı karbonat
    Yarım kaşık tuz
    Çeyrek su bardağı eritilmiş tereyağı
    1 çırpılmış yumurta
    1 bardak süt
    1 orta boy kabak, rondodan geçirdim
    1 su bardağı rendelenmiş kaşar
    Çeyrek su bardağı ufalanmış beyaz peynir
    1 yemek kaşığı kadar doğranmış taze soğan
    Arzuya göre 1 çay kaşığı pulbiber, yarım çay kaşığı karabiber

    Mutfakla ilgili pratik bilgiler

    Ara ara mutfakla ilgili püf noktalarını paylaşmakta yarar var. Bazen çok basit şeyler önemli olabiliyor. Bazen sizin bildiğinizi başkaları bilmeyebiliyor veya paylaşmak başkalarına da fikir veriyor.
    • Bazen bizim evde muzlar yenmiyor ve kalıyor. Hal böyle olunca da hepsini ben tüketmek zorunda kalıyordum. Kararmaya başlayan muzları dilimleyerek muzlu süt, muzlu dondurma vb. yapmak üzere dondurucuya kaldırıyorum. Ama bu şekilde bile tüketilebilir, çok lezzetli oluyor. Bizim küçük hanım bayılıyor.
    • Düdüklü tencerede zaman zaman kurufasulye vb. suyunu az koyduğumda veya enginar, dolma gibi az su ile pişirilen birşey yapacaksam tencere büyüklüyünde bir yağlı kağıt kesip kapağı kapatmadan önce yemeğin üzerine yerleştiriyorum. Böylelikle yemeğin üst kısımları da alt kısımları ile aynı oranda pişiyor.
    • Misafir için yapmıyorsam makarna suyunu süzmem. Süzersem de çorbalarda kullanmaya çalışırım.
    • Yine sebzelerin de sularını süzmem, süzmüşsem çorbalara eklerim.
    • Sebzelerimi (karnıbahar, brokoli vb) buharda ve düdüklüde pişiririm. Örneğin karnıbahar ve brokoli tıs sesinden sonra 2 dakika içinde hazır oluyor.
    • Beşamel sosumu, muhallebimi blender kullanarak yapıyorum sütü azar azar eklerken ama topaklanırsa rondoya başvuruyorum.
    Şimdilik benden bu kadar...

    Dikkat: 9. ay kızamık aşısı

    Aile hekimimize bir önceki gidişimizde 12. aya kadar aşımız olmadığı söylenmişti. Ancak geçenlerde gittiğimizde (bizim ufaklı 8.5 aylıktı) 9 aylıkken kızamık aşısı olması gerektiği söylendi. Malum bu aralar kızamık vakalarında artış varmış. Aşı takvimine 9. ayda, bu nedenle kızamık aşısı eklenmiş. Komşumun oğluna da 10 aylık yapmışlar kızamık aşısını.
    Dikkat, küçük bebeğiniz varsa aile hekiminizle 9. ay aşısını görüşmenizde yarar olabilir.
    Bu arada bizim ufaklı aşı vurulurken bile ağlamadı. Hemşiremizin eli iyiymiş. Sağolsun...
    Sonrasında da öyle belirgin bir sorunu olmadı.

    9 Mayıs 2013 Perşembe

    Ek gıda: Elma-ayva hoşafı, kabak yemeği, erişte, domates çorbası (9 aylık bebekler için birkaç tarif)

    Bir önceki yazımı aslında birkaç hafta önce yazıp bir türlü üzerinden geçme fırsatı bulamamıştım. bu nedenle yayınlanması sürdü biraz.
    Bu aralar biraz hareketli yaşıyoruz. Ya biz toparlanıp bir yerlere gidiyoruz, malum çalışmıyorum... Annaneye, babanneye vs. ya da birileri geliyor, amca, hala tabi aileleriyle birlikte... Hal böyle olunca çocuklar mutlu... Biz mutlu... Ama bu hareketin içerisinde, iki çocukla çamaşır yıka-katla-yerleştir, bulaşık yıka-yerleştir, yemek yap derken hızımızı alamıyoruz. Neyse ki makineler var da işimizi kolaylaştırıyorlar...
    Yemek yapma konusunda da oldukça hızlandığımı söyleyebilirim. Eskiden anneme ve kayınvalideme bakıp ne pratik olduklarını düşünürdüm. Demek ki hızlanmak için ikinci bir çocuk lazımmış. Gerçi hala onların hızına ve pratikliğine erişmem mümkün değil ama... Artık olabildiğince pratik yemeklerle günü kurtarıyoruz işte...
    Yine de bazen daralıyorum bizim ufaklığa ne yapsam diye düşünürken. E, abla da seçici. Ona ayrı, öbürüne ayrı... Derken birkaç pratik tarif geldi aklıma...
    Kızıma tavuğu, balığı, köfteyi küçük parçalar halinde dondurucuya koyar, sonra gerektikçe bir cezve içinde haşlayıp içine bir minik domates, biraz da irmik ilave ederek çorba yapardım. Severdi.
    Malum bizim ufaklık da püre sevmiyor ve rendelenmiş meyve sebze istemiyor.
    Yemeklerine domates eklediğimde şimdilik rendelemiyorum, dokunabilir diye. Büyük parçalar halinde ekliyorum yemeklerine, yiyeceği zaman da içinden alıyorum.
    Aslında mercimek çorbası, yoğurt çorbası, vb yemekler yapınca salça ve baharat eklemeden ufaklığa ayırıyorum. Ayrıca pişirmiyorum.
    Bunun dışında beyefendiye bu aralar özel olarak yaptığım yemeklerden bazıları şöyle:

    Elma-ayva hoşafı:

    Ek gıdaya devam

    Biraz yavaştan devam etmek zorunda kaldık ek gıdaya. Bizim ufaklık diş çıkarma sorunları ile boğuşunca çok fazla üzerine gitmek istemedim. Tattırma fasıllarımız devam etti. Ama sofradaki yemekleri özellikle tatlı-tuzlu olanları tercih ediyor beyefendi, bunun da farkındayım. Farklı lezzetleri denemeyi seven bir bebek.
    Kızım da rendelenmiş besinleri sevmezdi, beyefendi de pek hoşlanmadı. Yumuşak kıvamda pişmiş patates, kabak vs. daha çok hoşuna gidiyor. Geçen gün ayva haşladım, çok sevdi.
    Meyve sebze emziklerinden almıştım ama fazla kullanamadık. Ben de elmayı az haşlayarak yumuşattım, onu da keyifle yedi.
    Çorbaları seviyor, özellikle tarhanayı.
    Elinde ekmek tutup yemeyi, daha doğrusu yerlere döküp saçmayı seviyor.
    Yoğurt seviyor neyse ki...
    Pekmezi pek sevmedi.
    Pirinç unu muhallebisini de pek sevmedi.
    Meyve seviyor ama muzdan sıkıldı galiba, bir ara çok iştahlı yiyordu...
    Kahvaltıyı da karıştırıp vermemden hoşlanmadı. Ayrı ayrı tattırmaya devam...
    Ev yapımı bebek kurabiyesi denemeye karar verdim...
    Birkaç farklı tarif buldum. Deneyince paylaşırım...

    Bebek bezi 2

    Diş çıkarma döneminde bizim ufaklığın ishal problemi oldu. Bezler doldu, taştı. Prima 4 beden de, 4+ da bizim sorunumuza çözüm olmadı.
    Hal böyle olunca Prima Premium Care denedik. Sorunumuz büyük oranda çözüldü.
    Zaten hesap kitap yapınca, Premium Care, Prima 4+'ya göre daha ekonomik geldi. Prima 4 bedene göre daha geniş ve 4+'dan da daha iyi oturuyor.
    Ayrıca daha ince.
    En uygun fiyatlı Premium Care'i de 23 Nisan haftası Migros'tan bir alana 2.'si %50 indirimli kampanyasından aldık. Şu an fiyatlarını bilemiyorum.
    Kısaca paylaşmak istedim.

    6 Mayıs 2013 Pazartesi

    Annelik dersleri: İlk çocuk ile ikincinin yaş farkı ne olmalı?

    Bu benim çok düşündüğüm sorulardan biriydi. Uzmanlar en az 3 veya 3,5 yaş olmalı diyorlar. Ben fazla da fark olmamalı diye düşünüyordum. Kardeşimle 2,5 yaş var aramızda. Bunun iyi olduğunu düşünüyordum.
    Bizimkilerin arası 3 yaş 2 ay. Paylaşımları fazla olur, birlikte oynayabilirler vs. diye düşünüyordum.
    Küçük 9 aylık, büyük 4 yaşında iken bu soruya yanıtım biraz farklılaştı.
    Ara ara büyüğe bakıyorum, ablalık beklediğimiz büyüğümüzün de hiç de o kadar büyümediğini görüyorum; küçüğe bakıyorum, bebek kokusunu daha keyifle içimize çekebilirdik diye düşünüyorum.
    Her ikisine ayrı üzülüyorum.
    Yeni yeni -arada bir- birlikte küçük oyunlar oynadıklarını gördükçe ümitleniyorum aslında. Abla oyundan kardeşine yemek yediriyor. Küçük de rolünü biliyor.
    Biraz daha zaman geçince iyi ki fazla da yaş farkları olmamış demeyi ümit ediyorum.

    17 Nisan 2013 Çarşamba

    Kaşarlı simit-simit tost


    Kaşarlı simit- simit tost

    
    Simit tost
    Çok çok basit ama kızımın da sevdiği bir tarif olduğu için eklemek istedim.

    Ben aslında gevrek, Ankara simiti veya İstanbul simiti denilen çıtır simitleri daha çok seviyorum. Ancak çıtır simitler her zaman her yerde bulunamıyor. Hazır kaşarlı simitlerden pek hoşlanmıyorum. Hal böyle olunca da iş bana düştü.
    
    
    Kaşarlı simit
    Pastane simit de olarak bilinen yumuşak simitlerden bir tane alıp ortadan ikiye bölüyoruz. Arasına kaşar dilimleri yerleştirip doğruca tost makinasına yerleştiriyoruz. Kaşarlar eridiğinde simit tostumuz veya kaşarlı simitimiz hazır oluyor.

    Gayet basit ve lezzetli bir kahvaltılık elde etmiş oluyoruz.

    Geliştirilmeye de açık bir tarif bu aslında. Arzuya göre içine sucuk, domates, kızarmış hellim, beyaz peynir de güzel oluyor...

    Taze simitle yapılabileceği gib bayat simitleri de değerlendirme amaçlı düşünülebilir.

    16 Nisan 2013 Salı

    Birkaç oyun: akşam etkinliklerimiz

    Epeydir ortalarda yoktuk... Sonrasında gelenler gidenler, diş çıkarma, ek gıda, vs. derken yazmaya odaklanamadım bir türlü... Malum baharda yavaş olmasına rağmen geliyor... Ama yine de akşamları yapacak etkinlik bulmamız gerekiyor. Bizim yaptığımız bazı etkinlikleri paylaşayım istedim.
    Playskool'un içiçe geçen varillerinden almıştım kızıma bebekken... O günden bugüne değişik amaçlarla kullanıldılar. Bizimki içiçe geçirmeyi seviyor bu tür oyuncakları. Matruşkaları da seviyor. Zaman zaman oyuncak mutfak gereçleri olmasına rağmen, mutfak gereci olarak da iş gördü variller... Bu aralar ufaklığa veriyorum oynasın diye aslında varilleri.
    Geçen gün aralarına oyuncak bir plastik tabak, yıldız şeklinde bir oyuncak, bir de ayaklı plastik kase ve 4 tane oje ilavesiyle yeniden kule yapma aşkımız depreşti. Bir parça o yerleştirdi, bir parça ben. Yaptık yıkıldı, güldük eğlendik, defalarca yaptık yıkıldı. Yıkılmadığında üzerinden atlayarak yıkmaya çalıştı, olmadı üfleyerek yıkmaya çalıştık. Fotoğraflarını çektik kuleleriyle birlikte.
    Bu arada bizim ufaklıkta sorun çıkarmadan eğlenceye dahil oldu. İzledi, eğlendi.
    Keyifli bir akşam geçirdik.
    Bunun dışında Meraklı Miniğin verdiği bazı oyunlarla da keyifli zaman geçiriyoruz. Örneğin "Mart 2013, Süt nereden geliyor" sayısının Mandırada alışveriş oyunu favorilerimizden...
    Oyun hamurları da kurtarıcı etkinliklerimizden biri.
    Zaten kitap okumayı veya etkinlik kitaplarıyla çalışmayı seviyoruz...

    6 Mart 2013 Çarşamba

    Çocuk ve bebeklere giysi alırken dikkat edilecek bazı noktalar...

    Bazen dikkat etmeden aldığım kıyafetlerden dolayı aklıma gelenleri paylaşmak istedim. Temel bazı şeyleri yazmayacağım. Örneğin kıyafetlerin pamuklu olması, yeterince geniş olması gibi. Ben daha çok deneyimlerime dayanarak dikkat etmeye çalıştığım bazı noktaları belirteceğim.
    1. Astronot tulum veya ayaklı tulum alırken iki bacağında da düğme veya fermuar olması giydirmenizi kolaylaştırıyor. Ben oğluma astronot tulum alırken dikkat etmemişim. Kızımınki 2 taraftan fermuarlı idi. Daha rahat kullanmıştım.
    2. Salopet veya diğer adıyla pahçıvan pantalonların alt ksımının çıtçıtlı olması bebek bezi değiştirmede kolaylık sağlıyor. Normal pantolonlarda da kullanışlı oluyor.
    3. Bazı tişört veya kazakların boyun kısmı çok dar oluyor. Çocukların başı sığmıyor. Esnek olup olmadıklarını kontrol etmek gerekiyor. Yakın zamanda kızıma aldığım  iki kazakta aynı sorun çıktı. Değiştirmek zorunda kaldık.
    4. Yine bazı eşofmanların bel lastikleri çok sıkı oluyor. Onların da esnek olup olmadıklarını kontrol etmek gerekiyor.
    5. Eşofmanlar ve bazı takımlar  çocuklara aynı dönemdeuymayabiliyor. Örneğin kızıma aldığım bir eşofmanın altı kısa sürede küçük geldi ama üstü büyük geldi. Daha sonra bu üstü oldukça uzun bir süre de giydi. Yine oğluma aldığım pantalon gömlek takımlarından iki tanesinin pantalonları küçük geldi, gömlekleri hala kullanılabiliyor. Birlikte giydirme amacı ile alıyorsanız takımların alt ve üstlerinin büyüklüklerine dikkat edin.
    6. Soğuk bir bölgede yaşıyorsanız mont alırken sıcak tutmasına özen gösterin. Uzun bir mont olması daha iyi oluyor. Ben bile kendime biraz uzun olanlarından alıyorum.


    Aklıma geldikçe eklemeye devam edeceğim...

    5 Şubat 2013 Salı

    Meraklı Minik Şubat sayısı: Uyku Zamanı

    Meraklı minik Şubat 2013 sayısı çıktı. Malum dergi ayın başında bayilerde oluyor. Bayiye uğradığımızda aldık ama kızıma sürpriz olması için vermemiştim.
    Birkaç gündür şehir dışından kuzenleri bizdeydiler, tatil sebebiyle. Güzel güzel -zaman zaman da minik sürtüşmeler olmadı değil- oynadılar. Ama oldukça iyi vakit geçirdiklerini söyleyebilirim.  Ben evden misafirlerin gitmesinden hiç hoşlanmam. Birileri birkaç gün kalıp gitseler ev boş kalmış gibi gelir. Dün onlar gidince bizimki de böyle hissetmesin diye öğle uykusunda iken başucuna bıraktım dergiyi. Uyanınca mutlu oldu. Akşam onu kurcaladık. Ne çizgi film, ne bilgisayarda oyun istedi.
    Dergi uyku konusunu işlemiş bu ay, 74. sayısında.
    Güncelleme:
    Pijama tasarlıyorum eki, boy ölçme cetveli, uykuya hazırlık tombalası, uyuyan hayvanlar eşleme kartları bir harika.
    Uyku öncesi yapılan etkinlikler, gece çalışan insanlar, farklı hayvanların uyuma şekilleri ve uyuma mekanları, gececil hayvanlar dergi içeriğinden bazıları.
    Biz çok sevdik birkaç gündür elimizden düşürmeden okuyoruz. Dün de bilgisayarı hiç açmadık.

    31 Ocak 2013 Perşembe

    Ek gıdaya başlama

    İlk 6 ay sadece anne sütü verilmesi gerektiğini biliyorum ama bazı bebeklerin ek gıdayı 6 aydan sonra kabul etmediklerini de bildiğim için bizimkini alıştırma aşamalarına başlamıştım bir süredir. Ek gıdaya başlamak sayılır mı bilmiyorum, belki yavaş bir alıştırma süreci denilebilir.
    4,5 aylık olduktan sonra ufaklığa tattırmaya başlamıştım bazı gıdaları çay kaşığının ucu ile. Tatmak hoşuna gidiyordu.
    Bir süredir de yoğurt başladım ancak hala 3-4 çay kaşığı kadar veriyorum, her gün düzenli de vermiyorum.
    Kızımda havuç ve elma püresi ile başlamıştım ilk olarak ek gıdaya. Yine ufaklığa da elma, havuç başladım. Bir de armut, ama hiç birini düzenli vermiyorum henüz. Sadece arada 3-4 çay kaşığı kadar. Ek gıdaya yeni başlayan bebeklerin genelde kabızlık sorunu oluyor. Armut ve bal kabağı kabız olmuş bebeklere iyi geliyor. Özellikle muz verdiğim zamanlarda kızıma armut veya bal kabağı da verirdim. Bal kabağını buharda haşlayarak püre yapardım. Alırken de en kırmızı olanlarını alırdım, onlar daha tatlı oluyorlarmış. Zaten artık dilimlernmiş de satılıyor. Bal kabağını fazla sevmeyen ben bile bu püreyi severdim.
    Bir gıdayı, bebeğime ilk kez veriyorsam 1 çay kaşığı, 2. gün 1 tatlı kaşığı, 3. gün ise 1 yemek kaşığı kadar veriyorum. Bu 3 gün içinde yeni bir gıda daha başlamıyorum. Kızımda diyetisyenimiz bu yöntemi önermişti. Bu, başladığımız gıdanın alerjik reaksiyona neden olup olmadığını test etmek içindi sanıyorum.
    Hala yeni gıdaya başlamadığım günlerde sofradaki taze pişmiş yemek ve çorbalardan tattırıyorum çay kaşığının ucu ile. Aslında tuz, salça vs vermiyorum ama bu kadar tattırmamdan da zarar gelmeyeceğini düşünüyorum.
    Kızım ana kucağında yerdi yemeklerini. Ufaklık hoşlanmadı. Oturur pozisyonda daha rahat yiyebiliyor. Ana kucağında yutamıyor.
    Kızımda muhallebi, mama vs vermemiştim. Oğlumda da vermeye niyetim yok.

    24 Ocak 2013 Perşembe

    Anne boyutu

    Boyut yayın grubunun hazırladığı anne boyutu web sitesi oldukça donanımlı görünüyor. Ben genellikle yaklaşımlarını beğendiğim Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin'in kitapları ile ilgili bakınırken keşfettim siteyi. Kendisinin de yararlı bulduğum bazı yazıları var  bu sitede, ulaşmak için buraya tıklayınız.

    Ben bir solukta neredeyse tüm yazılarını okudum ve büyük bir kısmını da yararlı buldum.

    Özellikle bir anne olarak kendime mektuplarfarkında olmak, çocukluk üzerine bir inkıta (günümüz oyuncakları), çocuğu doğru okumak, rol model olmak, çocukluk ve sorumluluk, bırakın çocuklar oynasın, disiplin nedir ne değildir, çocuğunuzla oyun oynayın, ders çalışmayı sevmiyor, benim yararlı bulduğum yazıları.

    Ayrıca, bir eğitimci olarak eğitim soruları, eğitimin amacı ne olmalı, eğitsel aktiviteler, çocuklarda taklit yeteneğiçocuğun ufkunu açabilmek, sayı saymak zekayı açar mı, davranışlar ve yazıları bazıları bildiklerimin hatırlatması oldu, bazıları benim ufkumu açtı.

    Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin dışında da yararlı bulduğum uzmanlar var, örneğin Prof. Dr. Hilal Mocan ek gıdalarla ilgili güzel bir liste vermiş. Hangi gıdaya hangi dönemde başlanılmalı ve tarifleri ile birlikte, ulaşmak için buraya tık tık.

    Şimdilik bizim ufaklık beni çağırıyor...

    Ben siteyi kurcalamaya ve takip etmeye devam edeceğim gibi görünüyor. Tavsiye ederim...